Ukrayna
Devlet Başkanlığı bünyesindeki Millî Yönetim Akademisi ile Siyasî Analiz ve
Tahminler Bölümü Başkanı Prof. Sergiy Teleşun ZAMAN Berlin bürosunu ziyaret
ederek Ukrayna’yla ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu.
Prof. Teleşun, “NATO’ya bir karşılık olan Kırım, Rusya’ya, Avrupa politik ve askerî arenasının güney kolundaki ulusal çıkarlarını daha etkili bir hâle getirmesi konusunda yardımcı olabilir” uyarısında bulundu.
OKTAY YAMAN BERLİN
Ukrayna’nın doğusundaki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ukrayna’da
2013-2014 yılları arasında“onur devrimi” olarak tanımlanan ve Meydan’da yaşanan
olaylar Ukrayna halkını iç politikaya dair esas meselelerle yüzleştirdi. Ukrayna’daki
idarî sistemin tamamen değiştirilmesi, politikacılardan oluşan yüksek zümre mensuplarının
siyasî görüşlerine bağlı olmaksızın köklü değişmelere tâbi tutulması, çağdaş ve
etkili kamu politikasına ihtiyacı olan sivil toplumun bununla ilgili talepleri ve
politik iradesini rekabet temelinde yerine getirebilecek sosyal asansör denilen
yeni ama etkili araçların sağlanması gibi hususlar ortaya çıktı. 23 senedir
bağımsız bir devlet olan Ukrayna’da Avrupa’ya doğru yönelimi olan genç ve aktif
Ukraynalıların yeni nesli oluştu. Sosyal değişmelerden etkilenen Ukrayna
vatandaşlarının çoğunun bilincinde, devletin medeniyet çerçevesinde gelişmesine
dair değerler modeli belirli değişikliklere uğradı; bunun sonucu olarak “Rus-Avrasya”
modeli “kendimizle Avrupa” modeline dönüştürülmeye çalışıldı. Politika ve
ekonomi alanlarında iktidara gelmeye yönelik olarak sürdürülen mücadele ile dıştan
müdahalenin etkisi altında ortaya çıkan zihniyetler çatışması sivil çatışma
hâline geldi. Devrim toplumu kamplara böldü mü? Her devrim gibi, Meydan’ın da köklü değişiklikler ile şiddetin farklı
boyutları aracılığıyla Ukrayna’daki toplumu iki ayrı siyasî gruba böldüğünün
altını çizmek gerekir. Bu iki grubun “yasal iktidarı” değiştirme yöntemleri,
“halkın iktidarı etkileme hakkı” ve “kendi devletinin geleceğini belirleyecek bir
yolun seçilmesi” hakkındaki görüşleri birbirlerinden farklıdır. Protesto
eylemleri, Meydan’da yer alan feci çatışmalar, iktidarın değiştirilmesine
yönelik olarak gerçekleştirilen silahlı darbe, devlet kurumlarının harekete
geçemez hâle gelmesi ve sivil çatışma gibi faktörler, diğer ülkelerin Ukrayna’nın
iç işlerine karışmasının yasallaştırılmasına sebep oldu. Küresel aktörlerin rolü ne oldu? Avrasya
toprakları için geçerli olan yenidünya düzeninin temelini atan dünya
aktörleriyle bölgesel aktörler, Ukrayna devletine ilişkin senaryolarını yoğun
bir şekilde hayata geçirmeye başladı. Kırım’ın Rusya Federasyonu tarafından
işgalinin aslına bakacak olursak, bu eylemin daha 1990’lı yılların başında kurulmuş
olup Boris Yeltsin’in iktidar başında olduğu dönemde ana hatlarıyla hazırlanmış
bir plânın parçası olduğunu söyleyebiliriz. Bu; Rusya’nın siyasî ve ekonomik çıkarları
alanının dışına çıkması durumunda Ukrayna Devleti’nin parçalara bölünmesine
yönelikti. Rusya Devlet Başkanı Putin’in modernleştirilmiş “Rus barışı plânı”, SSCB’nin
dağılması sonucunda ortaya çıkan devletlerde “geleneksel ve biçimsel olmayan
hibrit savaşı” şeklinde geçerliliğini kazanmaya başladı. Ukrayna’nın Avrupa’ya entegre
olma sürecini durdurması, sivil çatışma ve ülkemizin belirli bölgelerinin
işgaliyle başlayan savaşın; her iki ülke için stratejik, politik, ekonomik ve
askerî bakımdan önem taşıyan toprakların Ukrayna’dan ayrılıp Rusya’ya geçmesi, Kırım,
Donetsk, Lugansk, Herson, Mıkolayıv, Harkiv, Zaporijya ve Odesa bölgelerinin,
merkezi Kiev’de bulunan iktidar mensuplarının kontrolünden çıkan “gizli tesir
bölgelerine” dönüştürülmesi gibi hususlarla ilgili problemleri çözmesi
bekleniyordu.
“RUSYA
ULUSAL ÇIKARLARININ DEĞİŞTİĞİNİ BELLİ ETTİ”
Bahsettiğiniz
bu planının hedefi nedir? Rusya’nın, Ukrayna’ya ait
olduğu hâlde geleneksel olarak kendisine eğilim gösteren bölgelerdeki etkisiyle
itibarını arttırma çalışması olduğunu belirtmemiz lâzım. Bunu, Kiev’deki
politik düzenin değiştirilmesi, Ukrayna’nın üniter olan devlet şeklinin federal
veya konfederal olmak üzere dönüşüme uğratılması ve ülkemizin AB ile NATO’ya
dair dış politikasının yönünün başkalaştırılması yoluyla başaracaktı. Ukrayna’nın
doğu bölgeleriyle güney bölgelerinin hem etnik ve kültürel yapısı açısından,
hem de Ukrayna’nın kendisiyle iktidar başındakiler ve Rusya ile Batı’ya karşı tavırları
bakımından birbirlerinden farklı olduğunu hatırlatmakta fayda var. İki
bölgenin, Ukrayna’nın üniter ama desentralize edilmiş bir devlet olma fi krine
bakışları da farklılık göstermektedir. Rusya’ya gelince, ülkelerin sınırlarını
değiştirerek bölgenin haritasına değişiklikler yapmasının yanı sıra dünya ve
Avrupa güvenlik sistemini mahvetmediyse önemli derecede sarsıp Budapeşte
Mutabakatı olmak üzere birçok uluslararası anlaşmaya aykırı bir şekilde hareket
etti. Böylece Rusya, ulusal çıkarlarının hem bölgesel seviyede, hem de dünya çapında
değiştiğini belli etti. Ukrayna’nın doğu
bölgelerindeki seçimlerin düzenlenmesi hâlinde söz konusu bölgelerin Rusya’ya
dâhil olmasını tercih edecekleri iddia ediliyor. Sizce bu gerçek mi? Bunun bilgi ve propaganda esasına dayalı bir savaşa özgü hile yoluyla
gerçekleştirilen efsane dolu bir inisiyatif olduğunu söyleyebilirim. Ukraynalıların
büyük kısmı iktidar başındakileri olumsuz karşıladığı hâlde Ukrayna’nın bölünmez
bir devlet olması gerektiğinden yanadır. Ülkemizin doğu bölgelerini saran savaş
veya bazı diplomatların silahlı çatışma olarak değerlendirdiği askerî müdahale,
vatandaşlarımızın çoğunu “Ukrayna projesi” etrafında bir araya getirip
Rusya’nın halkımız tarafından savaşı başlatan bir devlet olarak tanınmasını
sağladı. Şu an en hayatî problem; Ukrayna Devleti’nin ileride benimseyeceği yapılanma
modeli, özü ve etkenliğinden kaynaklanıyor. Ülkemizde yapılan farklı sosyolojik
anketlere göre Ukrayna’nın doğu bölgelerinde bile yaşayanların çoğu Ukrayna’dan
yana olduğu hâlde savaş içinde yaşamak zorunda kaldığı için pasif bir şekilde
davranıyor. Ukrayna’nın devlet şekline dair görüşleri farklı olan Donetsk ve
Lugansk bölgelerinin sakinlerinin ekseriyeti, ülkemizin politik, hukukî ve
ekonomik düzenini bozmamaya çalışarak kendi fi kirlerini duyurmak için çaba
göstermektedir. Sayısı yüzde 25–30 civarında olan Ukrayna’dan ayrılma
düşüncesini destekleyenler, yaşadığı toprakları ülkemizden ayırarak başka bir
ülkeye dâhil olmayı değil, iktidarın sistemli desentralize edilmesi için
gerekli olan şartların sağlanmasını istiyor. Bu bağlamda Ukrayna ile birlik
içinde olacak kendi birimini oluşturma ihtimalinden de bahsedilebilir. Bazı
değerlendirmelere nazaran Ukrayna vatandaşlarının yüzde 7–8’i gerçekten
Rusya’ya dâhil olmayı tercih ediyormuş.
“KIRIM
İLE AKDENİZ DE KONTROL EDİLMEK İSTENİYOR”
Rusya’nın
asıl amacı nedir? Kırım, kendisi için neden bu kadar önemlidir? ‘Yeni Rusya’nın asıl amacı, kendi kurallarını ilk önce bölgesel
seviyede uygulatmaktır. Böylece Ukrayna, SSCB’nin dağılmasından sonraki dünya
tarihini değiştirerek küresel boyuttaki en önemli aktör olmaya çalışan
Rusya’nın “yeni imparatorluk” olarak hüküm sürmek istediği bir bölge oluyor.
Kırım’ın işgalinin hem Rusya, hem de nüfusunun büyük kısmı için Putin’in
politik rejiminin etkili ve sabit olmasına işaret eden bir sembol olduğunun
altını çizmek gerekir. Putin’in önermiş olduğu “yönetilen demokrasi” ve “Rus
barışı modeli”, hem dünya çapında rekabet edebilecek hâle gelebilir, hem de
BDT’ye üye olan ülkelerle bazı müttefi kler ve ortakların dikkatini çekebilir.
Ukrayna’yı stratejik açıdan etkilemeye yarayan Kırım, sadece Karadeniz’i değil,
bütün Akdeniz bölgesini kontrol etme fırsatını sağlar. NATO’ya bir karşılık
olan Kırım, Rusya’ya, Avrupa politik ve askerî arenasının güney kolundaki
ulusal çıkarlarını daha etkili bir hâle getirmesi konusunda yardımcı olabilir.
Rusya için nükleer füzeli bir uçak gemisi olan Kırım, büyük askerî
potansiyeliyle Güney Avrupa, Akdeniz bölgesi, Gürcistan, Moldova,
Transdinyester Cumhuriyeti ve Türkiye gibi bölgelerle ülkeler üzerinde askeri stratejik
kontrolün gerçekleştirildiği bir merkez olabilir. Sizce AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar ile Almanya’nın
içinde bulunduğu girişimler yeterli mi? AB ne kadar samimî? Dünyanın siyasî ve ekonomik haritası günden güne değişiyor. Bazı uzmanların
düşüncelerine göre Avrupa, Ukrayna’yı kullanarak Rusya’nın Sovyetler
Birliği’nin dağılmasından sonra oluşan bölgeler ile Avrupa’ya ait topraklarda gerçekleştirmek
istediği politik plânlara engel olmaya çalışıyor. Ukraynalılar, kendi etnik
köklerine bakmadan Avrupa’nın benimsemiş olduğu demokratik değerler uğruna
mücadele verirken kendi seçeneğini yapabilmek için dökülen kanın gerçek bedeli
üzerinde kara kara düşünüyor. Uygulanan yaptırımların asıl amacı, dünya düzeninin
kurumsal öğesini yeniden etkin bir hâle getirip etki alanlarının değiştirilmesinin
meydana getirdiği zincirleme tepkiyi durdurmaktır. Gayet agresif ve çabuk
değiştirilebilecek politikayı izleyen Rusya Federasyonu’ndan farklı olarak yeni
tehlikeler karşısında kalan AB, ulusal çıkarlarını tam olarak belirleyemediği
için kendi kimliği ile Avrupa-Atlantik denilen değerleri aktif bir şekilde savunmaya
hazır değildir. Bu bir paradoks olabilir, ama ana sorun muhtemel savaştan
değil, olabileceğini tahmin edip karşılaşılabilecek tehlikeler ile olası
değişikliklere dair kendi stratejisini kuramamaktan kaynaklanıyor. Hiç durmadan
kendini korumaya çalışmak, daha uyanık ve girişken birine yenilmek anlamına
geliyor.
“ESKİ SINIRLARA DÖNÜLMESİ ŞART”
Minsk Anlaşması’nda neler öngörülmüştür? Bunu
Merkel-Hollande-Poroşenko- Putin daha iyi biliyorlar. Ukrayna’daki çatışmanın
dondurulması ya da kurumsallaştırılması Ukrayna halkının değil, daha çok
Avrupalılar ile Rusların işine yarayabilir, fakat bütün bunlar Ukrayna’nın içindeki
politik durumun istikrarlı olması konusunda şüpheler uyandırıyor. Çatışmanın
asıl sebepleri ortadan kaldırılmamış durumdayken eski sınırlara dönülemedi. Bu meseleyle
ilgilenen baş aktörler, yoğun askerî hareketlere başlamak ve yeni topraklarla
ilgili bekleme dönemine son vermek için fırsat kollayarak askerî alanda ulaşmış
olduğu neticeleri yeni görüşmeler sayesinde onaylamayı plânlıyor. Size göre Ukrayna ileride AB üyesi olabilir mi? Ukrayna vatandaşlarının salt çoğunluğu birlik içinde olan bölünmez
bir Ukrayna’dan yanadır. Vatandaşlarımız sık sık “Gençler Avrupa’ya yönelim sergilerken
bölücüler Rusya’ya dâhil olmak istiyor. O zaman Rusya’ya gitsinler, bizse
Ukrayna’da yaşayacağız” ifadelerini kullanıyor. AB’ye üye olma fırsatı peşinde
olduğu sanılan Ukraynalıların çoğu, her şeyden önce Avrupa yaşam
standartlarının Ukrayna’da geçerli olmasını istiyor. Bu hedefe ulaşınca halkımız
geleceğine dair kararını verecek. Medeniyetleri birbirlerinden ayıran bir sınır
vazifesini gören Ukrayna’nın, Avrupa’ya ait değerleri benimseyerek kendi
kimliğini koruması gereken bir Avrupa ülkesi olduğunun altını çizmek lâzım.